Sevgili Dostlar,
Hani bazen belki de sıklıkla kendimize sorarız ya; Uğraşıyorum, çalışıyorum ,didiniyorum ama olmuyor, tam bitti derken bir aksilik çıkıyor. Artık ne planlamışsak yada neyi umut etmişsek öylece kalıyor…biz de kala kalıyoruz…
belki bardağın boş tarafını göremiyoruz, belki bardak dolumu onu bile bilmiyoruz, hatta bazen ortada bardak var mı yok mu sonradan farkına varıyoruz. Gelin şimdi her şeye yediden başlayalım…Çoğumuzun daha ilk öğretim sıralarında öğrendiğimiz basit İngilizce terimleri ile anlayabileceğimiz 5W formülü, önce ortada bir bardak olduğunu gösterecek sonrada hem dolu hem de boş tarafını gösterecek. Nasıl mı ?
* Who are you ?
Yani sen kimsin. Aslında bu soru içinde barındırdığı mana itibari ile, sosyal ve ekonomik hayatımızda anahtar bir sorudur. Eğer bizler kendimizi kendimi anlatmaya çalışırsak, bazı durumlarda kabul görebiliriz belki lakin çoğu yerde karşılaşacağımız; megaloman, kendini beğenmiş ,bencil, sen kimsin ki, insanlara tepeden bakana da bak…gibi kalıplaşmış sözcükler olacaktır…Bir insanın kendi anlatması sahip olduğu çevre ile olmalıdır…Ebeveyn iseniz; aileniz, yaşantınız, sosyal hayat duruşunuz, çalışan yada patron iseniz; basit manadaiçinde mobing barındırmayan gerçek kariyeriniz, yani kısacası yaptıklarınızla sizi takdir eden birileri olmalı. İşte o vakit sen kimsin diye beni şundan sor diyebilmelisiniz. O zaman karşılaşacağınız soru ?
* Who is who ?
Yani o kim. Referans gösterebileceğiniz birileri bir şekilde gerek iş dünyasında gerek sosyal çevrenizde söz sahibi olmalı...Yani sadece sizi tanıyan değil tanınan olmalı...iyi tanınan olmalı.
*Who believes in you ?
Sana kim inanıyor. Zor olan ilk iki soru ile baş edebilmiş isek bunu atlatabiliriz… İş dünyasından örnek verelim ….düşünün her sabah kalktığınızda ve de yola koyulduğunuzda öyle veya böyle bir simit satan tezgahtar görürsünüz...Şu soruyu bir sorun…Bu adam bu simitleri sabahın köründe gidip fırından alıyor ve yollarda satıyor…Simitleri acaba nasıl alıyor…Şöyle, abi bana yüz tane simit ver satayım getirip parasını vereyim sonra bir yüz tane daha verirsin olur mu ? Sizce olur mu ? Yani biz yapabilirmiyiz….Bize inanır mı o fırın sahibi ? Hangi işi yapıyor olursak olalım hayatımızda bir kere bize inanan bir performans ortaya koyabilirsek o performans “ Who are you “ yu gösterecek referansımız olacaktır. Ve dahası “ Who are you ” muzu ortaya koyacaktır.
Sonrası ise;
* Who trusts you ?
Sana kim güveniyor. Bu zor gerçekten…İlk insan Adem ile Havva dan beri iyi ile kötüyü bir arada yaşadığımız bu alemde güveni konuşabilmek ve de güven olgusu ile perfom olabilmek hiç amahiç de kolay değil…İş dünyasıda güven ; Alış veriş öncesi yapılan akite sadık kalmaktan geçer, şeklinde açıklanabilir ama bu sizi biraz zor yapar belki de itici…yani ne kuralcı birisi , iş yapılmaz adamın başını ağarttırır, yok aslında iyi de pratik değil yahuu…gibi söylemler duyarsınız…bir de şu tabii ki; eskiden sözle iş yapılırdı aahhh o günler…hayatımızda kayda değer sözle iş yaptık mı ?
Verdiğimiz sözü zarar etsek bile tuttuk mu ? Bize verilen emaneti uzun zaman geçse bile istenildiğinde iade ettik mi ? Bunları yaptıysak duyacağımız şunlar olur; ne sözleşmesi yahuu onun bir sözü yeter, Malını mülkünü teslim et hiçbir zaman zarar gelmez, Omu, Onunla iş yaparsan güvendesin demektir…
Son olarak ise ;
* Where do you go ?
Nereye gidiyorsun. Yani amacın ne …En zor olan soru…. Bence en zor olandan başlayın gerisi gelecektir.
Bu yazı 4632 defa okunmuştur.