Atriyal Fibrilasyonun Risk Faktörleri
Ayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdem Diker, yaş, aşırı alkol tüketimi, stres, obezite, diyabet ve bazı genetik faktörlerin atriyal fibrilasyon riskini artırabileceğini belirtti. Atriyal fibrilasyon, kalbin atriyum adı verilen üst odacıklarının düzensiz atması durumudur, bu da kalbin normal ritminde bozulmalara yol açar.
Hipertansiyonun Rolü
Prof. Dr. Diker, hipertansiyonun atriyal fibrilasyon riskini artıran önemli bir faktör olduğunu vurguladı. Kalp hastalıkları, tiroid hastalıkları ve genetik yatkınlıklar da bu durumu tetikleyebilir.
Belli Başlı Belirtiler
Diker, atriyal fibrilasyonun belirtilerinin kişiden kişiye değişebileceğini ifade etti: "Yaygın belirtiler arasında çarpıntı, yorgunluk, nefes darlığı, baş dönmesi ve bayılma bulunmaktadır. Fiziksel aktiviteler sırasında aşırı yorgunluk hissedilebilir."
Komplikasyonlar ve Önemi
Atriyal fibrilasyonun ciddi komplikasyonları da vardır. Uzun süreli kontrolsüz durum, kalp yetmezliği ve inme gibi riskleri artırır. Prof. Diker, bu nedenle herhangi bir belirtisi olanların zaman kaybetmeden doktora başvurmaları gerektiğini vurguladı.
Tanı Yöntemleri
Atriyal fibrilasyon tanısı, kardiyoloji uzmanları tarafından gerçekleştirilir. En yaygın tanı yöntemleri arasında elektrokardiyogram (EKG), Holter izleme, ekokardiyografi ve kan testleri bulunmaktadır.
Erken Teşhis ve Tedavi Yöntemleri
Atriyal fibrilasyon tedavisi, hastanın genel sağlık durumu ve belirtilerine bağlı olarak değişir. Tedavi yöntemleri arasında antiaritmik ilaçlar, kan pıhtılaşmasını önleyen antikoagülanlar ve elektriksel kardiyoversiyon yer alır. Diker, "Atriyal fibrilasyon, yaşam kalitesini etkileyen bir durumdur; ancak uygun tedavi ile yönetilebilir." dedi.
Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdem Diker, değerlendirmelerde bulundu.