İsrail'de Çalışan Gazzeli İşçilerin Dramı
İsrail’de çalışma iznine sahip Gazzeli binlerce işçi, 7 Ekim’de HAMAS’ın işgalci İsrail’e düzenlediği operasyonlarla başlayan savaşın ardından kendilerine yönelik tehditler nedeniyle güvenli bulmadıkları İsrail’den ayrılmak zorunda kaldı. Bu işçilerden bir kısmı kendi kendilerine işgal altındaki Batı Şeria’nın farklı şehirlerine geldi. Bir kısmı ise İsrail işgal güçleri tarafından çalıştıkları yerlerde gözaltına alınıp bir süre sonra Batı Şeria’ya sürüldü. Gazzeli işçilerden 1200’ü, Filistin yönetimi ve sivil toplum kuruluşlarının sağladığı geçici barınma desteğiyle Ramallah Spor ve Eğlence Kompleksi’nin spor salonunda kalıyor. Burada 21 gündür ailelerinden uzak kalan işçiler, Gazze’deki evlerinin ve mahallelerinin bombalanışını çaresizce ekranlardan izliyor. Spor kompleksinin avlusundaki birçok işçi, İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun bombardımanı nedeniyle ailelerinin güvenliği konusunda endişeyle telefon başında bekliyor. Birçoğu da yakınlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor.
İnşaat işçisi Velid Asfur (52) ise ailesinin Han Yunus'a bağlı Abasan beldesinde yerinden edildiğini ve şu an evleri hakkında hiçbir şey bilmediğini söyledi. Asfur, 21 gündür devam eden savaşa rağmen, 'Gazze'yi terk etmeyeceğiz, oraya döneceğiz ve orada kalacağız. Bedeli ne olursa olsun hiçbir güç bizi gönderemez. Ucunda ölüm bile olsa Gazze’ye dönmek istiyoruz' diye konuştu. Ramallah'taki spor kompleksinde telefonlarını izleyen yüzler arasında büyük acı ve kayıp hikâyeleri var, ancak işçilerin çoğu İsrail’in zulmünden çekindikleri için basınla konuşmayı reddediyor. İsmini paylaşmak istemeyen bir işçi, İsrail’de posta dairesinde çalıştığını, 7 Ekim olayları başlayınca kendisi gibi 130 Gazzeli işçi ile İsrail polisi tarafından gözaltına alınarak önce Lid polis karakoluna, ardından Ofra Hapishanesine nakledildiğini söyledi. Gazzeli işçi, 'Hapishane çok dolu olduğu için bizi saatler sonra çıkardılar. Gözlerimizi ve ellerimizi bağlayarak bizi iki otobüse bindirdiler ve Kalendiya kontrol noktasına getirip oradan Batı Şeria’ya sürdüler. Tüm bu süre boyunca su da yemek de vermediler' dedi.
Avludaki işçilerden 40 yaşındaki Mazin Hamdan da, bombardıman altında yakınlarını kaybetmenin acısını yaşadığını söyledi. Gazze’nin güneyindeki Han Yunus kentinden Hamdan, duygularını şu sözlerle dile getirdi: 'Mülteci kampı yok oldu, Han Yunus yok oldu, 25 şehidimiz var. Amcamın kızı 5 yaşındaydı. O mu Yahudilere roket atıyordu? O masumdu. Gazze’de ölenlerin hepsi masum insanlar. Bize diz çökün diyorlar, çökmeyeceğiz. Teslim olun (diyorlar), olmayacağız. Gazze bizim toprağımız. Ben aslen Yafalıyım, bir gün onlara (İsrail’e) rağmen oraya geri döneceğim.' Hamdan, şöyle devam etti: 'Bizim olmak istediğimiz yer burası değil. Dönüp çocuklarımızı kucaklamak istiyoruz. Biz hazırız. Ant olsun ki, bütün Gazze yerle yeksan olsa bile Mescid-i Aksa’nın tek bir toprağını vermeyiz.'