Toplam 23 maçtan galip ayrıldık
Bu 30 müsabakada 33 puan topladık ve çok fazla ön eleme maçı oynadığımız için halen kıtada bu sezonun lideriyiz. Dün Beşiktaş son dakikada o golü yemeseydi şunu yazabilmek için de büyük heyecan duyuyordum: “Gruplarda 1’den fazla temsilcisiyle yer alıp mağlubiyeti olmayan tek ülke biziz”. Ancak maalesef Dolmabahçe’deki talihsiz son dakika golüyle kaybettik bu özelliğimizi.
Trnava çok sertti
Saat 22 sularında Dolmabahçe’den Trnava’ya döndüğümüzde Fenerbahçe’nin Slovak rakibine karşı tam 9 oyunculuk bir rotasyonla sahaya çıktığını gördük. Batshuayi’li, King’li, Kent’li, Mert’li bu kadro, iki hafta önce Kadıköy’de Nordsjaelland’e karşı işi yarım saatte sert presle bitirmişti. Zira Danimarka ekibi bir proje takımı. Bir hedefleri var, stratejileri var. Çok genç bir ekipler ve geriden pasla çıkmak istiyorlardı. Fenerbahçe de Nordsjaelland’in deneyimsiz savunmacılarına sert bir baskı yaparak erken koparmıştı maçı... Ancak Spartak Trnava bambaşka bir takım. Savunmada daha sertlerdi. Özellikle ilk devrede 5-4-1’le sert bir blok halinde durdular ve ikinci 45’i beklediler fırsat kollamak için. Nordsjaelland’in fişini çekmek için pres yetmişti ama Trnava’yı yıkmak için üçüncü bölgede daha fazla kalite gerekiyordu. 60’ta Szymanski ve Fred’in girişiyle kalite arttı; atak sürekliliği sağlanınca galibiyet golleri de geldi zaten.
Faul değil gol
Joshua King, dün 60’la 70 arasında iki benzer dripling yaptı. Spartak Trnava savunması onu indirmek için elinde geleni yaptı ama Norveçli santrfor faulü değil golü istedi her ikisinde de. Sonunda da buldu hak ettiği golü. Gözden Kaçmasın Spartak Trnava-Fenerbahçe maçına Joshua King damgası! Büyük trajedi yaşamıştı, bir ilke imza attı Haberi görüntüle
İsmail Kartal'ın Değerlendirmesi
İsmail Kartal, doğru bir kararla takımını Spartak Trnava karşısına ciddi rotasyon yaparak çıkardı. Ama iki evlat kontenjanından isim (MHY ve Zajc) aynı anda sahada olunca takım, adeta 2 kişiyi taşımak zorunda kaldı. Takımın kalitesi kötü döneminde iken idare eder denilen bu isimler, takım kalitesi yükseğe çıkınca direkt en zayıf halka olarak sırıtıyor. Zajc ın sadece İsmail Kartal sevdiği için kaldığı kesin. Fizik gücü yükseldikçe yedekten gelen bir güç olabilir. Ama devre arasında 6 alınırsa (ki alınmalı) ilk gözden çıkarılacak yabancı da yine o olabilir. MHY de bir karar verme aşamasına geçmeli. Driplingi ve fizik gücü yok. Oyun bilgisi de süper sayılmaz. Tekniği fena değil. Tek top oynamayı, basit düşünmeyi ve hareketli olup sık yer değiştirmeyi öğrenip kalacak mı yoksa evlat - komutan - harç sıfatları ile kalmaya mı çalışacak.
İkinci Yarı Değişiklikler
Jayden Oostorwolde - Osayi, Becao veya Dijku olduğunda Serdar Aziz de bir sınıf atlıyor. 3 atletik, kaliteli, fizik gücü çok yüksek isimle 4. savunmacı da yükseliyor. Kent iyi bir oyuncu. Driplingçi oyuncu çok önemli. Emre Mor un pozisyon bilgisi olanı. Sol önde daha iyi ama sağ önde de iş yapıyor. Takıma savunma katkısı da verdi.
Maçın Sonucu
İlk devre hiç gelmeyen Trnava 2. devre daha aktif oynamaya gayret etti. Bir dış şut da attılar ama İrfan Can Eğribayat yedekliği sorun etmediğini, sıcak kaldığını kanıtladı. Takım boyu uzayıp mesafe açılınca da giderek sıkıntı büyüdü. Üretimsizlik krize döndü. Batshuayi top kayıplarına kötü gol vuruşlarını da ekleyince Birazdan değişiklik gelir dedirtti. Nitekim 63 dakika sabredilenler ve bir iki hata yapan Becao çıktı. Fred - Sebastian ve Dijku girdi. Mesafe yine daraldı, takım baskıyı yine artırdı; sonra Premier Lig golü izledik. King inat edip getirdi, Kent ile verkaçtan sonra şutunda skoru getirdi. King, Fred in kalitesinden doğan asistte dubleyi buldu. Sonra yine klasik olarak sakatlandı.
Oyuncu Performansı
Crespo, Jayden, Kent ve King takımın iyilerindendi. O kadar isim de yetti zaten. İyi oynayan Jayden bir hata yaptı ve deplasmanda yenilen ilk gol nazar boncuğu oldu. Her maç iyi oyun olacak diye bir şart yok. İsmail Kartal da herhalde zayıf rakibe karşı bile olsa 2 kontenjan senatörünün kaldırılmadığını görmüştür. 15 de 15 de tarihte ilk defa Avrupa galibiyet sayısı toplam mağlubiyet sayısını geçmesi (104-103) de İsmail Hoca nın çalışkanlığına ödüldür.