Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, ekonomi yönetiminin çabasına rağmen seçimden sonraki 5 ayda hâlâ yabancı yatırımcının gelmediğini, gelmeyi düşünmediğini belirterek, 'Ekonomi yönetimi döviz bulabilmek için adeta dört dönüyor ama bu koşullarda işimiz çok zor' yorumunu yaptı. Orta Vadeli Program'a göre döviz kurunun en iyimser tabloda yüzde 33 artacağının öngörüldüğünü hatırlatan Aktaş, yazısında, şu ifadeleri kullandı:
'Türkiye’nin kur artışını bir yılı aşkın sürede yüzde 33’te tutabilmesi için zaten döviz bulması gerekiyor. Kaldı ki kur artışıyla ilgili böyle bir hedef de yok. Enflasyonun çok daha fazla olacağı bir dönemde döviz artışını yüzde 33’te tutabilmek mümkün olsa bile bu Türkiye ekonomisinde çok daha başka sorunlara yol açar. Dolayısıyla yapılacak belli; faiz artırılacak! Başka çare yok. Ya Karadeniz’de yeni doğalgaz yatakları keşfedeceğiz; ya Gabar’dan bir dönem iddia edildiği gibi rafine edilmeyi bile gerektirmeyecek kalitede(!) petrol çıkacak ve biz müthiş bir ihracat gelirine kavuşurken aynı zamanda ithalat yükünden kurtulacağız ve böylece döviz peşinde koşmamıza gerek kalmayacak; ya da faiz artırıp yabancıyı çekmeye çalışacağız. Banknot matbaamız döviz basamadığına göre...'
DUVAR- Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, ekonomik gelişmeler beklentilerine uymadığı için önümüzdeki dönem yabancı yatırımcıların Türkiye'ye gelmesinin beklenmediğini yazdı. Aktaş, Mayıs seçimlerinden önce gelenlerin bir kısmının da geri döndüğüne dikkat çekti. Aktaş'ın 'Gelmediler, gelmiyorlar, gelmeyi düşünmüyorlar' başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
'Yabancı yatırımcıların Türkiye’den ne beklediklerini tahmin etmek zor değildi, belki istekler yapılan toplantılarda zaten dile getiriliyordu ama bu kez yatırımcılar adına istenileni IMF açık açık söyledi. (...) Şu ’Faizi artırmanız gerekiyor’ yaklaşımı üstünde durmak gerekiyor. Çünkü Türkiye adeta köşeye sıkıştı ve karşı tarafta yer alan yatırımcılar kendi açılarından haklı olarak bu konuda çok ısrarcı olacak, bu belli. İşte IMF de sanki sözcü seçilmiş gibi. Yok tabii ki böyle bir durum; herkesin bildiğini IMF dile getirdi yalnızca. Ancak faizin artırılması gerektiği sanki öncelikle enflasyonla mücadele amaçlı ifade ediliyormuş gibi görünse de gerçek pek de öyle değil. Baksanıza zaten IMF de enflasyonun bu yıl yüzde 69, 2024 yılında yüzde 46 olacağını tahmin ediyor. Bu yıl için tahmin edilenle OVP’deki yüzde 65 arasında çok fark yok ama 2024’ün tahmini OVP’deki yüzde 33’ün çok üstünde. IMF bir anlamda bu tahminlerde kalmanın faizin daha da artırılmasıyla ve tahmin edilene yakın bir politika faizi belirlenmesiyle mümkün olabileceğine işaret ediyor. Ama doğrudan tabii ki söylenmiyor da dış kaynak çekebilmenin koşulu olarak da faiz artırmak gerektiğine işaret edilmiş oluyor. Gerçi bunu herkes görüyor zaten; görüyor ama işte o adımlar bir türlü radikal bir şekilde atılamıyor; yavaş yavaş gidiliyor. BU KUR VE FAİZLE ÇOK ZOR Resmi tahminlere baksak; enflasyon bu yıl yüzde 65, 2024’te yüzde 33... IMF tahmini bu yıl yüzde 69, seneye yüzde 46... Merkez Bankası verilerine göre üç aya kadar vadeli mevduatta ortalama faiz eylül sonu itibarıyla yüzde 45. Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 30. Türkiye’nin gösterge faizi ise yüzde 24-25 dolayında. Şimdi yabancı bir yatırımcı gelip yüzde 24-25 faize razı olur mu? Diyelim oldu! Peki dolar gelecek bir yılda 2024 sonu için tahmin edilen ve en iyimser oran olan yüzde 33’lük OVP enflasyonu kadar artsa yüzde 24-25 faizle yatırılan parada kazanç yok, tam tersine kayıp var. Hem Türkiye bir yılı aşkın sürede kuru yüzde 33’ten daha az artırabilir mi? Türkiye’nin kur artışını bir yılı aşkın sürede yüzde 33’te tutabilmesi için zaten döviz bulması gerekiyor. Kaldı ki kur artışıyla ilgili böyle bir hedef de yok. Enflasyonun çok daha fazla olacağı bir dönemde döviz artışını yüzde 33’te tutabilmek mümkün olsa bile bu Türkiye ekonomisinde çok daha başka sorunlara yol açar. Dolayısıyla yapılacak belli; faiz artırılacak! Başka çare yok.'