Ekonomist Selçuk Geçer, dolar / TL kuruyla ilgili beklentilerini medium'da yayımladığı yazıyla okurlarına aktardı.
Doların da her ürün gibi bir enflasyon karşılığı olduğunu, bir ülke para biriminin enflasyon oranında değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğunu dile getiren Geçer, 'Aslında bu durum sadece dolar için değil, tüm ürün fiyatları için olmazsa olmaz. Eğer siz bir ürünün fiyatını baskıyla enflasyon karşılığının altında tutarsanız ya kıtlık ve karaborsa ya da büyük kırılganlıklar yaratırsınız' ifadesini kullandı.
Geçer, uzun süre siyasi sebeplerle baskılanan doların gerçek değerine, yani biriktirilmiş enflasyon değerine öyle ya da böyle ulaşacağını vurguladı.Ünlü ekonomist, 'Dolar 42 olacak diyorum' başlıklı yazısında şunları kaydetti: 'Bu arada 42 lira son derece iyimser bir rakam. Resmi TÜİK enflasyonuna göre yapılmış hesaplama.Ne kadar gerçekçi olduğunu ve aslında ENAG yada bizim gerçek enflasyonumuz işin içine konulsa nerelere gidebileceğini siz düşünün. Kısaca çok inandırıcı olmayan TÜİK enflasyonuna göre bile dolar şu anda olması gereken yerin çok altında.'
'NEDEN ISRARLA 'DÖVİZ OLMASI GEREKEN YERE GİTMELİ' DİYORUM?'
Bu arada benzer durum Euro, Sterlin ve diğer tüm yabancı para birimleri için aynı oranda geçerli. Peki neden ısrarla döviz olması gereken yere yani birikmiş enflasyon karşılığına gitmeli diyorum?Çünkü bütün ekonomik sistemi doları baskılamak üzerine kurguladığınız sürece tüm makro ekonomik dengeleri bozuyorsunuz. Ayrıca güvenilirliğinizi yitirirken, maliyetlerinizi artırıyorsunuz.İnsanlarınızı gizlediğiniz enflasyonla her gün biraz daha fakirleştirmeniz, tüm pazarı ve ekonomiyi dışa bağımlı hale getirerek neredeyse bir sömürge ülkesi pozisyonuna düşmek ise cabası.
ÖRNEK Mİ İSTERSİNİZ?
Uygulanan bu yanlış politika sonrası;
- Merkez Bankası rezervlerinin dip yapması hatta net rezervlerin bile eksiye düşmesi
- Bütçenin borç batağına sürüklenerek tam bir kara delik haline gelmesi
- Uzun vadeli borç hayal olması, kısa vadeli tefeci borçlarına büyük faizler ödemek zorunda kalınması
- Faiz giderlerinin ana para giderlerini geçmesi
- CDS'lerin patlaması
- Yurtdışı ve yurtiçi kredi maliyetlerinin yükselmesi
- Dış Ticaret Açığı ve Cari Açığın patlaması
- Faiz ekonomisi yerine taviz ekonomisine geçilmesi
- Kredi notlarımızın çöp seviyesine düşmesi
- Gizli işsizliğin artması
- Şirketlerin vergi ve borç batağı ile iflasın eşiğine sürüklenmesi
- Merkezi yönetim bütçesinin yılın ilk yarısını bile çıkaramaması
- Vatandaşın alım gücünün tamamen düşerek fakirleşmesi
- Turizm gelirlerinin düşmesi
- İhracatın düşmesi
- İthalatın patlaması
- Karaborsa ortamının oluşması
- Kırılganlıkların artması
- Milyarlarca doların boş yere harcanması