Diz Kireçlenmelerine Ameliyatsız Çözüm: Hidrojel Tedavisi Geliştirildi
Orta yaş ve üstü kişilerde daha sık rastlanan diz kireçlenmesi rahatsızlıklarında uygulanmaya başlanan yeni nesil 'hidrojel' tedavisi, hastaların ameliyat olmadan ağrılarından kurtulmasına yardımcı oluyor. Kıkırdakta oluşan sorunlar nedeniyle özellikle orta yaş ve üzerinde yaşanan kireçlenmeler diz ağrılarına sebep olarak hayatı olumsuz etkiliyor. Bu sorunu gidermek için ameliyatsız tedavi yöntemlerinden olan hidrojel uygulaması geliştirilerek hastalara çare oldu. Diz eklemleri arasındaki kıkırdak bölgeye sıvı enjekte edilerek, vücut içinde emilimi olmayan sıvı, uzun yıllar diz içinde kalarak kemiklerin sürtünmesini önlüyor.
Bursa'da bu tedaviyi hastalarına uygulayan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Özgür Oktay Nar, halk arasında 'kireçlenme' olarak nitelendirilen diz ağrılarının kıkırdak dokusunun kaybıyla ortaya çıktığını, vücudun ürettiği sıvının belli bir süreden sonra bu bölgeye yetmediğini ifade etti.
Tedavi Yarım Saat Sürüyor
Hidrojelin dizin kireçlenme seviyesine göre uygulandığını ve bu sürecin toplam yarım saat sürdüğünü anlatan Nar, konuşmasına şöyle devam etti: "Genç hastalarda hücresel yenilenme tedavileri tercih etmekle birlikte bunların başarılı olamadığı durumlarda hidrojel tedavisini, diz protezi ya da platin ameliyatından önce son çare olarak öneriyoruz. Uygulama yaklaşık 5 dakika sürmektedir ama her ne kadar literatürde şimdiye kadar hiçbir alerjik reaksiyon olmasa da hastalarımızı uygulamayı yaptıktan sonra biraz bekletiyoruz ve durumlarını kontrol ediyoruz. Toplamda yarım saatlik süreci alıyor. Hasta uygulamadan sonra normal hayatına geri dönebiliyor. Bu sıvı vücut tarafından emilmediği için ve bir zamana ihtiyacı olduğu için dizinizde ilk yapıldığı birkaç gün ağrı olabiliyor. Ağrı kesicilerle, sprey, merhem, buz uygulamalarıyla süreç başarılı bir şekilde atlatılabiliyor."
Nar, hastalarda yaklaşık 3 aylık sürecin ardından büyük ölçüde iyileşme gözlemlendiği bilgisini verdi. Bilimsel çalışmalara göre bu yöntemin hastalardaki başarısının yüzde 80'ler civarında olduğunu ifade eden Nar, özellikle ameliyatı riskli görülen, kalbinde pil, kanama sorunları bulunanlar için önemli bir alternatif olduğuna dikkat çekti.