Bist 100
8.991,6 0%
DOLAR
31,96 -0,29%
EURO
34,49 -0,2%
ALTIN
2.322,44 -0,7%

Başkan Erdoğan, Kuran-ı Kerim'e Yönelik Saldırılara Sert Tepki Gösterdi

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Kuran-ı Kerim'e yönelik gerçekleştirilen saldırılara sert tepki gösterdi. İsveç'te yaşanan saldırıyı nefret suçu olarak nitelendiren Erdoğan, batı dünyasının bu konuda adım atmamasını eleştirdi. Fransa'daki olaylara da endişeyle yaklaşan Erdoğan, verilen sözlerin tutulmasını ve Türkiye'nin tehditlere boyun eğmeyeceğini vurguladı.

Yayın Tarihi: 03.07.2023 22:26
Güncelleme Tarihi: 27.04.2024 17:11

Başkan Erdoğan, Kuran-ı Kerim'e Yönelik Saldırılara Sert Tepki Gösterdi

ALÇAK SALDIRIYA SERT TEPKİ

Başkan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen, Kabine Toplantısı sona erdi. Toplantı sonrası kameraların karşına geçen Başkan Erdoğan gündeme ilişkin kritik açıklamalarda bulundu.

İsveç'te Kuran-ı Kerim'e yönelik gerçekleştirilen alçak saldırıya sert tepki gösteren Başkan Erdoğan, saldırının insani temellerle bağdaşmasının mümkün olmadığının altını çizdi. 'KURAN-I KERİM'E SALDIRI HEPİMİZİ ÖFKELENDİRDİ' Kuran-ı Kerim'e yönelik alçakça saldırını bir nefret suçu olduğunu söyleyen Başkan Erdoğan şunları kaydetti: İsveç'te Kuran-ı Kerim'e yönelik alçakça saldırı hepimizi öfkelendirdi, bu bir nefret suçu. Bu nefret suçunun polis korumasında işlenmesi daha vahimdir. Söz konusu kendi güvenlikleri olunca hiçbir hak hukuk tanımayanlar sıra Müslümanların kutsallarına gelince birden fikir özgürlüğünü hatırlıyorlar.

'BATI DÜNYASI BU KONUDA HİÇBİR ADIM ATMIYOR'

Stockholm'de Kurban Bayramı'nın ilk günü, cami önünde gerçekleştirilen menfur eyleme münferit bir hadise gözüyle bakamayız. Bu saldırıları batıda habis bir ur misali yayılan Müslüman ve İslam düşmanlığı hastalığının yeni bir tezahürü olarak görüyoruz. Batı dünyası bu konuda hiçbir adım atmıyor. 4 yıl önce Yeni Zelanda'da 51 Müslümanın şehit edildiği terör eyleminden hala ders alınmıyor. Günümüzde Müslümanlar için inançlarını özgürce yaşamak giderek zorlaşmaktadır. Irkçı terör saldırıları sadece Müslümanlara değil Musevilere, Afrikalılar, Romanlara ve göçmenlere de yönelmektedir. Önceki hafta yüzlerce mülteciye mezar olan gemi faciasında buna bir kez daha şahit olduk. İnsanı kurtarmak için ciddi hiçbir emek harcanmadığı gibi yüzlerce kişinin ölümü Titanik'i görmeye giden 5 zengin kadar gündem olmadı. Kısa sürede unutulup gitti. Bunlar asla istisnai hadiseler değildir.

'FRANSA'DAKİ OLAYLAR İÇİN ENDİŞELİYİZ'

Fransa'daki olaylara ilişkin konuşan Başkan Erdoğan, endişeyle takip ettiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: Beyaz adamın üstünlüğüne dayanan sömürgeci, kibirli, gayriinsani zihniyetin varlığının halen devam ettirdiğinin işaretidir. Özellikle sömürgeci geçmişi ile bilinen ülkelerde kültürel ırkçılık, kurumsal ırkçılığa dönüşmüştür. Fransa'da başlayan olayların kökünde işte bu zihniyetin inşa ettiği sosyal mimari vardır. Sistematik baskı gören varoş, gettolarda yaşamaya mahkûm edilen göçmenlerin çoğu Müslümanlardır. Şiddet maalesef şiddeti doğurmuş ve bugünkü hadiseleri tetiklemiştir. Kamu malına zarar verilmesini, sokakların yakılıp, yıkılmasını, mağazaların yağmalanmasını elbette tasvip etmiyoruz. Sokak olayları meşru bir hak arama metodu olamaz. Ancak bu sosyal patlamadan otoritelerinde bir ders çıkarması gerektiği açıktır. Benzer vakalar bizde yaşandığında bizlere hak demokrasi dersi verenlerin bugün derin bir sessizliğe bürünmesi ayrıca manidardır. Dışişleri Bakanlığımız oraya gidecek ve orada yaşayan vatandaşlarımıza gerekli uyarılarda bulundu. Endişeyle karşıladığımız son hadiselerin bir an önce sona ermesini diliyoruz. Bu olayların Müslümanlara göçmenlere yönelik yeni bir baskı furyasına yol açmasında da endişe duyuyoruz. Türkler İslam düşmanlığında en çok bedel ödeyen kesimdendir.

'VERİLEN SÖZLER TUTULMALI'

Fransa'daki olayları tüm boyutlarıyla titizlikle incelenirken, Stockholm'daki olaylara tepkimizi net bir şekilde gösterdik. İslam İşbirliği Teşkilatı hemen harekete geçti. Teröristlere alan açarak, şehrin meydanlarını teröristlere tahsis ederek Türkiye'nin dostluğunun kazanılmayacağını artık herkesin kabullenmesi gerekiyor. Ülkemizin beklentileri ve bizlere verilen taahhütler bellidir. Verilen sözlerin tutulması devlet ciddiyetine yanaşır bir yöntemdir. Bel altı vuruşlarla mesafe alacaklarını düşünenlerin ne bizi ne de Türk milletini iyi tanımadığı aşikardır. Bizim tehdit siyasetine teslim olmayacağımızı tüm dünya bilir. Türkiye olarak bunlar sağlanana kadar geri adım atmayacağımızı bilinmesini istiyoruz.