Fon, Türkiye ve dünya genelinde büyüyen derin teknoloji pazarında yenilikçi girişimlere yatırım yapacak.
Hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlayacak teknoloji çözümlerine yapılacak yatırımlar, kimyadan tekstile, ambalajdan enerjiye, otomotivden elektroniğe sektörleri dönüştürecek.
İHTİYAÇLAR ARTIYOR
Günümüzde sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm küresel gündemin ve ekonomik büyümenin ana meselelerinden biri haline geldiğine biliyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sanayi 5.0 çerçevesi bu değişimi somutlaştırdı. Malzeme teknolojilerine olan ilgi, bu değişimin yarattığı ihtiyaçlarla birlikte artmaya devam ediyor. Yeni teknolojilerle geleneksel sektörlerin dönüşümü hem karbon emisyonu, atık, su gibi sürdürülebilirlik sorunlarına çözüm olabiliyor, hem de verimlilik artışlarını sağlayarak ekonomik büyümeyi ve rekabet gücünü beraberinde getiriyor. 212 NexT ile bu teknolojileri geliştiren girişimlere yatırım yapmayı amaçlıyoruz.”
Sürdürülebilirlik
Sadece ülkelerin değil şirketlerin de gündeminde ilk sırada yer almaya devam ediyor. Şirketler sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda, enerji, su başta olmak üzere verimliliği artırıcı, atık azaltıcı, geri kazanım sağlayıcı teknolojilere sahip olmak için büyük çaba gösteriyorlar. Bu konulardaki girişimler yoğun ilgi görürken, özellikle ileri malzemelere odaklanan girişimlere yapılan yatırımlar hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirliği destekleyerek iki yönlü fayda sağlıyor.
Türkiye’nin İlk Dikey Derin Teknoloji Fonu
Akkök Holding’in girişim sermayesi şirketi Akkök Next de Türkiye’nin ilk dikey derin teknoloji fonu 212 NexT’i kurdu. Kimya, enerji ve kompozit başta olmak üzere farklı sektörlerde 23 şirketi bünyesinde bulunduran Akkök Holding, girişim sermayesi şirketi Akkök Next ile 212 NexT’in öncü yatırımcısı oldu. Yatırımcılar için önemli bir alternatif 212 NexT, global değer zincirlerinde dönüşüme öncülük eden ileri malzemeler ve yenilikçi derin teknoloji girişimlerine odaklanacak.
Yenilikçi Teknolojilere Yatırım
Yenilikçi teknolojilere yatırım yapmak AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasından (CBAM) doğan yüklerin azaltılmasına önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Aciliyeti kritikleşen iklim krizi karşısında, karbon salımına dair uluslararası düzenlemeler sıkılaştıkça, sürdürülebilir malzemelere öncelik veren şirketler, CBAM gibi düzenlemelere uyum konusunda daha iyi bir pozisyon elde ederek rekabet avantajlarını artırabiliyorlar.